17
2014 ARALIK
Kategori   /   Yemekli ve Konulu Birliktelik
  • 17/12/2014

Teknesiyle Dünya Turu Yapan 2. Türk Denizcisi

17 Aralık 2014 tarihinde Skal kardeşimiz Ayşe Özer’in ev sahipliğinde Lvzz Otel’de yapılan yemekli ve konulu Skal birlikteliğimizde konuşmacımız Tanıl Tuncel idi. Tuncel; 1962 yılında Deniz Harp Okulu’nu bitirip subay çıktı ama fazla emir altında olmak ona göre değildi. Öyle olsaydı kendi deyişiyle memur da olabilirdi. Subaylıktan istifa edip Amerika’ya göç etti ve tüm hayatı aldığı bu kararla değişti. Şunu belirtmek isterim ki, Tanıl Tuncel denizde olmayı seviyordu ancak hiçbir zaman dünyayı dolaşmayı hedeflemedi. O zaman hür olamaz ve dünyada dolaşmak yerine dünyayı dolaşırdı.Buradan sonra sözü Tanıl Tuncel’e bırakıyoruz; Neden denizde yaşamayı seçti? Milyoner olma şansı varken neden mevsimleri kovalamayı tercih etti? Ve şimdi döndüğü kara yaşantısında ne yapacak? Kendi dinleyelim…
Bu kadar yılın ardından aynaya baktığımızda ben, eşim Anette ve Kelebek (teknesi) üçlüsünden en az değişen Kelebek herhalde. Onun eksikleri ilk fırsatta tamir oluyordu. Örneğin sadece motor yağını değiştirdiğimiz kadar kendi sağlığımıza hassas olsak, 100 yıl yaşarız garanti.

KİMSENİN MADDİ KATKISI OLMADI
En çok sorulan soru da “Nereden geliyor bu değirmenin suyu?” oluyor. Önce onu anlatayım. Benim hiç sponsorum olmadı. Bu dünya turunda hiç kimsenin maddi katkısı olmadı. New York’tan palamarı çözmeden Kelebek’i tamamen ödeyecek ve ayda 1500 dolar gelir sağlayacak kadar bir birikim oluşturmuştum. Fırsat bulup çalıştıkça kazandıklarım, birikimimi yağmurlu günler için saklamama yardım etti. New York’ta kalsaydım zengin olabilirdim ama ben bu hayat tarzını seçtim ve hayatımda verdiğim en iyi karar olduğuna inancım yıllardır değişmedi. İhtiyarlıkta ve sağlığımız bozulduğunda yaslanacağımız bir destek olmaması pek hoş değil ama desteği sağlamak için bekleseydim, belki de bu zenginliği hiç bulamayacaktım. Dünyayı dolaşma fikriyle tanışmam 80’li yıllara dayanıyor. New York’un en zengin adamlarından biri Lattara adlı tekneyi satın almıştı ve benimle konuşmak istiyordu. Zengin adam Walker, kaptana ihtiyacı olduğunu kabul edersem işi bana vereceğini söyledi. “Charter kaptanı olarak zamanımı Karayipler’de bir adada pinekleyerek geçirmek istemem” dedim. Niyetinin tekneyi hazırlayıp dünyayı dolaşmak olduğunu söyledi, tabii ki “Evet” dedim. Ancak Walker’ın sorunları ve kurallara uymayışı sonrası tur bir buçuk yıl sonra sona erdi ve ben bu esnada “Yapamadığım Dünya Turu” adında bir kitap yazmayı tasarlıyordum.
Kelebek dünya turuna çıkmak için yeterli bir tekne değildi ancak ayağımı uzatacağım yorgan da Kelebek’i geçmiyordu. Bunu yapmamam gerektiğini düşünen arkadaşlarıma en büyük cevabı oğlum Kaan verdi: “Dünyayı ilk defa tek başına dolaşan ünlü denizci Joshua Slocum’un açık teknesi Kelebek’ten daha mı iyiydi?” Amerika’daki eşimden ayrıldıktan sonra yolculuğa tek başıma çıkmamak için verdiğim gazete ilanına dönen çok olmuştu. Ben Cindy’i seçtim. Daha sora yolculukta Cindy’le yollarımız ayrıldı ve 1989’da şu an evli olduğum Anette’le devam ettim.

4 BUÇUK YIL SONRA ÜMİT BURNU
Öğleüstü Ümit Burnu’na fokların ve maalesef yağmurla sisin eşliğinde vardık. 4 buçuk yıl sonra Ümit Burnu’nu ancak bulutların arkasından görebildim. Fakat yinede muhteşem bir manzara. İki, üç hafta boyunca Güney Afrika’nın bu köşesini gezecek, sonra da uzun Atlantik geçişi öncesi yavaş yavaş Namibya kıyısına tırmanacağız.

KADIN ÇORABIYLA BÖCEK AVCILIĞI
Nihayet beklediğimiz Brezilya vizesi geldi. Son gün fellik fellik kadın çorabı arıyoruz. Ümitsizlikle kulübe dönerken yerde bulduğum çorabın üzerine atladım. Yola çıktık 30 mil kuzeydeki Dassin Adası’nda demiri koyuverdik. Etrafımız fok ve penguen dolu. Lastik botla iskeleye gidip korucudan iki küçük yemlik balık aldım ve Kelebek’e döndüğümde hayatımda gördüğüm en ilginç balıkçılık olayı başladı. Yemi bulduğum naylon çorabın içine koyup, bir ağırlıkla dibe sallandırıyorum ve böcekler çoraba tırmanıyor. Yukarı çektiğimde görüyorum ki çorabın üstü İstakoz dolu, ayaklarındaki dikenler çoraba takılıyor. 9-10 tane tutunca kâfi dedik.

DÜNYA TURU NEREDE BİTER?
7 Ağustos 1991. Saat 12.55 11 derece 50 dakika Kuzey, 61 derece 24 dakika Batı noktasındayız. Kelebek, New York’u terk ettikten sonra aynı meridyeni 18 Şubat 1987 günü demirlediğim Dominica Adası’nda Batı’ya doğru geçmişti. Aynı meridyene aşağı yukarı o günkü noktanın 190 mil güneyinde ulaştım. Dünyanın yuvarlak olduğunu kendi gözlerimle görmesem, inanmazdım! Bir dünya turu nerede biter? Yarış olsa başladığı yerde. Bir yerde yerleşik olsan ve geri döneceğin bir yerin varsa, ana limanına döndüğün yerde, diyeceğim. Ancak benim gibi başladığın yeri de terk ettiysen nerede bitecek?

ESKİ DOST VENEZÜELLA
Takriben 5 yıl önce demirlediğim Testigos adacıkları bu bölümü tamamlamak için uygun bir nokta. Ancak ben son noktaya ulaşmak istemiyorum. Sonra yerimin yurdumun deniz olduğu kafama dank ediyor. Adanın Güneydoğu köşesi Punta Balena’yı bordalıyoruz. Sancak kıç omuzlukta iki kocaman siyah sırt göründü. İki büyük balina, hemen arkasından yunuslar bize refakat ediyor. Radyoda İspanyol müziği. Bizim için ne şahane karşılama, keyfimize diyecek yok.

30 YIL DENİZDE GEÇEN YAŞAM
New York, Panama, Pasifik, Tahiti, Tonga, Fiji, Yeni Zelenda, Yeni Kaledonya, Vanuatu, Avustralya, Endonezya, Singapur, Malezya, Tayland, Sumatra, Ümit Burnu, Brezilya, Karayip ve Los Testigos’un insanları ve kültürleriyle buluşuyor bu çılgın adam. Bu saydığımız ve sayamadığımız duraklarda birer ikişer gün kalıp rotasını bir sonraki yere çevirmek yerine gördüğü yerlerin tadını çıkarmayı tercih etmiş Tanıl Tuncel. Gittiği her ülkede yaşadığı deneyimleri kitabında okumanız mümkün. Yalnız dikkat, bir daha içinde bulunduğunuz rutin hayata dönmek istemeyebilirsiniz!